Nagehan Kruç Şeremet’ten acı ve hüzün dolu hikayeler: Adobe Jam
Çocuklarına birkaç hatıra bırakmak amacıyla yazmaya başladığını belirten Nagehan Kruç Şeremet, yazdıklarının büyükannesinin hatıralarla dolu çantasının şıngırtısına karıştığını ve kendisini o büyülü dünyanın içinde bulduğunu söylüyor.
Yazar, dinlerken ve zihinsel olarak filtreleyip düzenlerken her şeyin farklı olduğunun altını çiziyor ve Adobe Jam’in herkesin okuyup tatması gereken şeker tadında bir drama olduğunu belirtiyor.
Yazar Nagehan Kruç Şeremet, romanın ana karakteri Ender’in Üsküp’ten başlayıp İstanbul’da devam eden öyküsünü anlatan Adobe Jam ile okurlarını kendilerinden izler bulabilecekleri yakın bir tarihi yolculuğa çıkarıyor.
Üsküp, 522 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü bir şehirdir. Balkanların pek çok şehrinde olduğu gibi pek çok Türk de bu şehirde doğup büyümüş ve hayatlarını burada geçirmiştir.
1900’lü yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmayla birlikte kentte yaşayan Türk nüfusu zor günler geçirdi. Çoğu Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Yurtlarını, evlerini, ocaklarını, anılarını, hayatlarını geride bırakarak buraya geldiler.
Balkanlardan ülkemize göç eden pek çok insanımızın anlattığı hikayelerin yanı sıra, buraya yerleştikten sonra yaşadıkları hikayeler de anlatılmaya değer hikayelerdi.
Çünkü vatanlarının ne kadarına sahip olurlarsa olsunlar, hayatlarını geçirdikleri topraklardan vazgeçmişler, alışkanlıklarını falan herşeyi bırakıp burada yeni bir hayata adım atmışlardır. Ve bu sanıldığı kadar kolay alışılacak bir hayat değildi.
Acı ve üzüntü dolu hikayeler
Ne yazık ki ülkemiz buradan göç etmek zorunda kalanlarla ve buraya göç edenlerin taşıdığı acı ve üzüntü hikayeleriyle dolu. Nagehan Kruç Şeremet de Balkan göçmeni bir ailenin çocuğudur.
Ailesinden ve yakınlarından duyduğu hüzünlü ve zor hikâyeleri ilk romanı Kerbiç Jam’de kaleme aldı. Adobe Jam, Üsküp’ten Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan bir baba ve dört çocuğunun zorlu yaşam öyküsünü anlatıyor.
Hikayemizin anlatıcısı Seçkin, beş yaşındayken iki ablası, ağabeyi ve babasıyla birlikte Üsküp’ten Bursa’daki akrabalarının yanına göç etmek zorunda kaldı. Romanın başında Ender’in dedesi Nadir Ağa ile iki oğlunun (Ahmet ve Mehmet) kendilerini göçe zorlayan durumların öyküsünü duyarız.
Zor bir yolculuk
Mehmet sevdiği kızla evlendiği için babasına itaatsizlik edip evi terk etti. Kırgınlıkları neredeyse ölümüne kadar sürdü. Ölüm döşeğindeyken sakladığı paranın yerini söyler ancak nerede olduğunu söyleyemeden ölür. Bu paraya ulaşamayan ve Üsküp’ten göç etmek zorunda kalan Mehmet ve dört çocuğuyla birlikte uzun bir Bursa yolculuğuna çıkarlar.
Ender artık beş yaşındadır. Annesi bir yangında ölmüştür ve neredeyse ömrünün sonuna kadar yaşayacağı annesizliğin yanına, hayat kurallarının sertliği ve yükü nedeniyle babasının hastalığı da eklenir. Bakımı için kendisini ve ailesini İstanbul’a yeni bir göç beklemektedir. Babası İstanbul’da tedavi ve bakım için Darülaceze’ye bırakılır.
Çocuklar hayatlarının en kötü günlerini geçirecekleri bir konağa sığınırlar. Konağın sahibi Refik Bey, Üsküp’teki Eşref Ağa’nın çalışanlarından biridir. Kader öyle ki bu dört şanssız çocuk bu vicdansız ailenin eline geçmiş ve dört kardeş her türlü acıya rağmen bu evde yaşamak zorunda kalmışlardır.
Av tüfeği düğün
En büyük kız kardeş Nadire ise birkaç gün içinde evlenmek zorunda kalır. Fehmi bir berberin yanına çırak olarak atanır. Mesude aynı zamanda konut işleriyle de ilgilenmektedir. Birbirlerini çok seven kardeşlerin her biri çeşitli zorluklar altında ezilir. Günlerini yoksulluk, annesizlik ve evsizlik içinde geçirmeye başlarlar.
Ama kötülük bu çocukların çevresinden asla ayrılmıyor. Yolları her zaman farklı düşer. Nadir, komşusunun kızıyla çok fazla oynadığı için sokakta uyumak zorunda kalır. Fehmi, taşıdığı karpuzu düşürdüğü için dövülerek öldürülür.
Sonuçta bu zavallı, istenmeyen çocuklar kapıya teslim ediliyor. Ne yapacaklarını bilemeden yine bilinmezlik içerisinde Samatya sokaklarında kalırlar.
hayata uyum sağlamak
Baştan sona karakterlerimizin gün geçtikçe hayata uyum sağlama çabalarını ve hayallerinin peşinden gitme niyetlerini görüyoruz. Nadir, kendisini kanatları altına alan Nebiye Hanım sayesinde okumaya başlar.
Her şeyin yoluna gireceğini umarken, onları raydan çıkaran pek çok şey hayatlarına geri döner. Bütün karakterlerimiz neredeyse hayatları boyunca evsizliklerini hissederler ve bunu beraberlerinde taşırlar.
Kitap sayfası için iletişim: